Devlet şahsi değildir
Hep duyarız “Devlet senin babanın malı mı” diye ama bunun ne demek olduğunu düşünmeyip hep devlet bizim istedigimiz gibi yönetilsin hayali taşımışızdır.
Belediye başkanısınızdır, vizyonunuz kadar yönetebilirsiniz. Bunu kısmen anlayabiliriz. Vekilsinizdir. Şehre katkı sunabilmek adına üzerinize düşen çalışmayı yaparsınız. Gerekirse bu konuyu ilgili bakanlıklara konuyu taşır çözüm arar bunu da yapabilmek için çoğunlukla ilgili belediye başkanını da yanına alarak çalışmayı yapar. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi.
Benim asıl anlayamadığım konu şu; Kraldan çok kralcı olanlar(!). Hani belediye başkanının yanında olanlar var ya… Ya da vekillere yakın olanlar. Belediye başkanı ve vekil siyasidir. Bunlar siyasete dair üzerine düşen meseleleri ‘kişiselleştirmeden‘ hizmete dönüştürmeye çalışırlar. Ama sonuçta işleri siyasettir. Bu kraldan çok kralcı olanlar var ya onlar kendini bazen ‘kral’ bazen de ‘bakan’ zannedip, şehrin atamalarına karışır. Oturup konuştuklarında bir bakarsın o il müdürünü görevden alır. Bu il müdürünü hafife alır. Onların yerine bir isimler önerir Allah selamet versin tam bir ”kurda kuzu emanet etmek” diyebiliriz. Yani aslında asıl mesele, kendileri herhangi bir görevde olan ve il müdürünü beğenmeyen arkadaşların kendi işlerini yapamadıklarını sokaktaki kediler bile biliyor. Fakat bu arkadaşlar siyasîlere yakın olunca kendilerini siyasetten anladıklarını zannediyor. Kendini il müdürünü görevden alınması için kulis yapacak güçte hissediyor. Yerine de öyle bir isim tavsiye ediyor; kendi kurumunda bayanlara olan zaafı ile nam salmış biri. Devlet sizin babanızın malı mı?
Bu yüzden hep savunduğum konu şu; sayın vekillerimiz, sayın başkanımız, ilgili kurum içini bilmeyebilir. Bu normaldir. Ama kendine yakın olduğunu zannettiği kişi; şube müdürü, danışman, daire başkanı hatta genel müdür bile olabilir. Aslolan ilgili kurumun devletin teamülleri çerçevesinde çalışıyor olup olmadığıdır. Muhakkak kurum içinde mevcut durumu ve yerine tavsiye edilen kişinin kurum içindeki durumunu sormadan bir değişikliğe gidilmemelidir. Kurum içi huzur ve çalışma ciddiyetini sorgulamadan il müdürü hakkında yapılan kulislerle görevden almaya çalışılarak yapılacak haksızlığı bir kenara bırakın, göreve getirdiğiniz “namlı” kişi sayesinden kurumdaki herkesin oyunu kaybetmeniz demek olduğunu bilmeniz önemli. Kılavuzluğu kendine bile yetmeyen kargaların sizi yakın zamanda yapılacak seçimde önünüzdeki en büyük engel olduğunu da gözden geçirmeniz gereken konulardandır. Allahü Alem…
Bunlar kolpacıdır ve ülkeyi batıran, devlet adabını bertaraf edenlerde bu sefil yaratıklardır. Çözüm: siyasi partiler kanunu silbaştan yazılmalı, siyaset kurumu rantiyecilkten çıkarılmalı, asli itibarına geri döndürülmelidir. Zaten mevcud ahlâksız düzen sıfırlanmaya başladı. Mevlâm neyler, neylerse güzel eyler.