Katledilen akademisyen Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002’de gerçekleşen cinayetine ilişkin 9 sanık hakkında dava dün Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etti. Tutuksuz sanıklardan Levent Göktaş, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Aydın Köstem ve Mehmet Narin duruşma salonunda hazır bulundu. Davanın tek tutuklu sanığı Nuri Gökhan Bozkır ile başka davadan hükümlü Enver Altaylı ise davaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
TAKİP EDEN 3 KİŞİ HAKKINDA KYOK KARARI VERİLDİ
Mahkeme Başkanı duruşmanın başında Hablemitoğlu’nun katledilişinden önce Migros adlı markette ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Eskişehir Şubesi’ndeki konferansta takip ettiği kamera görüntülerinden anlaşılan 3 kişi hakkında dosya savcısının “kavuşturmaya yer yoktur” (KYOK) kararının dosyaya eklendiğini açıkladı. Ardından Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın’ın beyanına geçildi.
“HABLEMİTOĞLU CİNAYETİNİ FAİLİ MEÇHUL BIRAKMAYALIM”
Av. Barkın Hablemitoğlu’nun önemli bir siyasi kişilik olduğunu belirterek; “Bir cinayeti suikast yapan şeyler; mağdurun siyasi konumu ve hedef alanların siyasi kimliğidir. Siyasi suikastların davaya dönüşmesi azmettirenler de dahil faillerin ortaya çıkarılmasıyla olur” dedi. Görüntülerdeki 3 kişinin tespit edilmemesini eleştiren Barkın; “Bu davanın sonunda bir kısım sanıklar hakkında hüküm verseniz de tespitleri çok rahat yapılabilecek 3 kişinin tespitinin yapılmadığı için toplum vicdanında karşılığı yoktur. Yakın zamanda kurulan ‘Tuğlayı çekersek, duvar yıkılır’ sözü Uğur Mumcu cinayetini faili meçhul bıraktı. Hablemitoğlu cinayetini faili meçhul bırakmayalım” ifadelerini kullandı.
SAVCI MÜTALAA İÇİN SÜRE VERDİ
Barkının beyanının ardından dosya savcısı mütalaasını açıkladı. Savcı; esasa yönelik mütalaa için süre isterken, sanıkların mevcut durumunun devamını talep etti. Savcının mütalaasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi.
“ŞAHISLAR AÇIKKEN KYOK KARARI VERİLMEZ”
Sanıklardan Levent Göktaş; KYOK kararına ilişkin savcının düzgün bir araştırma yapmadığını belirterek; “Migros’taki ve konferanstaki görüntülerden şahıslar açıkken, Emniyet’in kimlik sorgulama sistemi KAPAN’dan çok rahat çıkarılabilecekken, savcı KYOK kararı veremez” dedi. Göktaş; cinayetinin tetikçisi olarak yargılanan sanık Ahmet Tarkan Mumcuoğlu’nun cinayet tarihinde Kazakistan’da görevli olmasına ilişkin Genel Kurmay Harekât Başkanlığı ve Özel Kuvvetlerden görev-sonuç raporunun istenmesini talep etti.
“TUTUKLAMAMI İSTEMESİ BENİM İÇİN ŞEREFTİR”
Tutuklu sanık Gökhan Nuri Bozkır da cezası istense yatırı olmayacak bir suçtan yargılandığını vurgulayarak; “Savcımızın hakkımda tutukluluğumun devamını istemesi benim için şereftir. Çünkü Bylock kullandığı kesin, Bank Asya hesabının bulunduğu kesin şahısları beraat eden savcının, benim tutuklanmamı istemesi şereftir” dedi.
“DAYANAĞI ÇÖKMÜŞ İDDİANAME…”
Sanık savunmalarının ardından Mahkeme Başkanı sanık avukatlarının savunmasına geçti. Bu kapsamda sanık Mumcuoğlu’nun avukatı Mehmet Eren Turan ilk olarak konuştu. Av. Turan savcının KYOK kararına ilişkin şu eleştiride bulundu:
“Kendi iddianamesinin en önemli dayanağı olan arama takibini dahi yapmamıştır. Etkin bir soruşturma yürütülmediği açıktır. Katılan vekili (Av. Barkın) bir hataya düşüyor. Bu görüntüler ABD’de temizletilmiş, medyada kullanılmış. Yani bu iddianame daha hazırlanırken, görüntüler savcılıkta var. Bu kişilerin üzerinden bir soruşturma yürüttünüz mü? Savcı müvekkilimin cezalandırılması için kendi temel dayanağından vazgeçmesini dahi açıklayamıyor. Müvekkilime yönelik savcının temel dayanağı Zihni Çakır’ın (gazeteci) attığı paylaşım. Siz Zihni Çakır’ın paylaşımından mı soruşturmayı başlatacaksınız, yoksa elinizde açık bulunan 3 kişiden mi? Bu davanın konusu, iddianameyi aşmıştır. Savcı artık mütalaasını ‘Türk Milleti’ adına değil, dayanağı çökmüş iddianamesini korumak için vermektedir.”
“SAVCI ERGÜN ORADA DURDUKÇA BU DAVA AYDINLANAMAZ”
Sanık Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan ise 3 kişi hakkında sanıkların üzerinden bağlantı kurulmaya çalışılması durumunda yeni bir iddianamenin ortaya çıkacağını ileri sürdü. Av. Soykan dosya savcısı Zafer Ergün’e yönelik; “Bu davanın aydınlanmasında en büyük engel iddia makamında bulunan Zafer Ergün’dür. Savcı Ergün orada durdukça bu dava aydınlanamaz. Ergün’ün iddia makamından çekilmesini istiyoruz. Davanın başından beri sanıklara karşı hukuk dışı tutum tutunan, yer yer tehdit eden Savcı Ergün’dür. Ergün’ün tarafsız olmadığı, mahkemeden bilgi ve belge sakladığı, medyanın baskısında kaldığı artık ortadadır. Savcı Zafer Ergün, bize değil, size karşı (Mahkeme Heyeti’ne hitaben) yalan beyanda bulunuyor. Siz de bu durumu HSK’ye bildirmiyorsunuz” eleştirisinde bulundu.
“YA BEN YAZAYIM NE OLURSA OLSUN İDDİANAMESİ”
Sanık Bozkır’ın avukatı Hacer Ural da savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“İddianamede kurulan bağlar hukuka aykırı; ‘Ya ben yazayım da ne olursa olsun’ diye yazılan bir iddianame. Bu dosyada 3 tane FETÖ silahlı terör örgütü mağduru var. Siz diyorsunuz ki; bunlar 2002’de FETÖ adına cinayet işledi. İddianamede illiyet bağı yok, maddi delil yok. Dosyaya her baktığımda farklı bir hukuka aykırılık görüyorum. Eskişehir görüntüleri sonucunda siz savcıya (Mahkeme Başkanı’na hitaben); yeni failler çıktı, araştırın dediniz. Ama 2 kere takipsizlik kararı verildi. Failleri dışarıda arıyoruz; ancak eldekileri de saiklerinizi bilmeden cezalandırmak istiyorsunuz. Bu dosyada çelişki yaratmıyor mu?”
TÜM TALEPLER REDDEDİLDİ
Mahkeme Başkanı savunmaların tamamlanmasının ardından Mahkeme Başkanı ara kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı; sanıkların mevcut hallerinin devamına, taleplerin ayrı ayrı reddine, Savcı Ergün’ün dosyadan çekilmesi için avukatların da HSK’ye talepte bulunabileceği için, bu talebin reddine karar verdi. Savcının süre talebi ise kabul edildi. Mahkeme başkanı 2 firari sanığın dosyasını ayırırken, duruşmayı 20-24 Ekim’e erteledi. Ayrıca 19 Eylül’de de sanık Bozkır’ın tutukluluğun değerlendirilmesi için duruşma yapılmasına karar verildi.
