İNCİR babadan, ZEYTİN dededen…
Zeytin ve incire, insanlık tarihinin tüm kutsal kitaplarında, yaratılış ve kuruluş efsanelerinde yer verilmiştir. Tanrı ve insan arasında barış, gerektiğinde bu iki kutsal meyve tarafından gerçekleştirilmiştir.
Antik Yunanlılar’a göre; ‘’Kutsal bir aileden gelmiş olmanın en önemli işareti bir zeytin ağacının altında doğmuş olmaktır.’’ Antik çağda yeşil zeytin dalı ve zeytin; sağlığın, ölümsüzlüğün, yeniden doğuşun, güzelliğin, adaletin, gururun, bolluğun, bilgeliğin, aklın ve erdemliliğin sembolü sayılmıştır.
Nuh Tufanı; “…ve insanlık zeytinle yeniden doğar.” der. Nuh’un gemisine bir zeytin dalı ile geri dönen güvercin, büyük sel felaketinin sona erdiğine dair bir işaret sayılmıştır.
Eski Mısır’da zeytin, tanrısal erdemlere eşlik ederdi. Firavun Tutankamon‘un başındaki zeytin yapraklarıyla örülü taç, adaletin simgesiydi. Aynı zamanda “Bilgelik ve zaferdir.”
Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği haç zeytin ağacındandır. Sezar, başında zeytin ağaçlarından yapılmış taçla halkın karşısına çıkmıştır. Herkül’ün silahı da zeytin ağacındandır.
Eski Yunan’da, zeytini yalnızca bâkireler toplayabilir di. Bâkire olmayanlar bu meyveye el süremezler di. Tıp biliminin kurucusu sayılan Hipokrat, yıkanamayanlara, hiç olmazsa zeytinyağıyla vücutlarını ovmalarını önerir.
Gimnasiumda spor yapan atletler, kaslarını parlatıp yumuşatmak için zeytinyağı kullanırlar. (Gimnasium; Eski Yunan ve Roma’da, beden eğitimi ve spor etkinliklerinin yapıldığı yer.
M.Ö. 640-559’da yaşamış, Atinalı hukukçu, şair ve filozof olan eski çağın yedi bilgesinden biri kabul edilen Solon; “Tarihteki bilinen ilk zeytin koruma kanunu’’nu çıkartmıştır.
Solon Yasaları’nda zeytin ağacı kesmek yasaklanmış ve çok ağır cezalar düzenlenmiştir. Türkiye’nin hukuk sisteminin, antik çağdaki Solon yasalarının gerisinde kaldığını görmek bizleri üzmektedir.
Tüm semavi dinlerde bahsi geçen 5 meyve vardır; ‘’Zeytin, İncir, Hurma, Üzüm ve Nar…‘’
Zeytin kelimesi, Tevrat ve İncil’de 140 kez, Kuran-ı Kerim de ise 4 Surede 6 kez geçer. (Tin, Nahl, En’am ve Nur suresi.)
Sıra, zeytin-incir kardeşliğine geldiğinde; zeytin ve incir ağacı aynı dönemde meyve verir. Zeytin sineğinin, zeytin ağaçları ve zeytin meyvesine zarar verdiği dönemlerde, iyice olgunlaşan incir ağaçlarının meyveleri bal dökmeye başlar.
İncirin balı zeytin sineğine cazip gelir ve zeytin yerine incir meyvesini tercih eder. Böylelikle, zeytinliklerdeki incir ağaçları, zeytin sineklerini üzerine çeker. İncir balını yiyen zeytin sinekleri zehirlenerek ölür.
Anadolu’nun Ege kıyılarında yaşayan Yunanlıların her zeytin tarlasına 3-4 adet incir ağacı dikmiş olmasının sebebi de budur. Zeytin yetiştirmek için mutlaka incir yetiştirmek zorunluluğu vardır. İncir ağacı tarladaki zararlıları ve kuşları kendisine çektiği için zeytinin daha rahat yetişmesini sağlar.
Zeytin ve incirin olduğu yerde eskiden bereket, bolluk var dedik ya, şimdilerde yanlış tarım, turizm, sanayi ve enerji politikaları yüzünden güzel ülkemizin birçok yerinde bu bolluk, bereket yok olmak üzeredir…
Manisa’nın Soma ilçesi’nde 6.000 zeytin ağacı kesilmiştir. Ege ve Marmara bölgelerinde zeytin ağaçlarının kesilerek, yakılarak villa yapılması olağan hale gelmiştir.
Maalesef, imar afları (vicdansız ve de adaletsiz) vb. uygulamalarla ağaç katliamları yasal hale getirilmektedir.
Yine son günlerde Aydın ilimize bağlı ilçelerde Jeotermal Enerji Santralı‘nın (JES) yakınındaki 1500 zeytin ve incir ağacı kurudu! Yörede hayvanlarda da sakat ve ölü doğum oranlarının büyük rakamlara ulaştığı bir gerçektir. (Aydın ili, Türkiye’deki Jeotermal sahalarının % 67’sine sahiptir.)
Jeotermal santraller Aydın’da birinci sınıf tarım arazilerine, incir -zeytin gibi özel tarım arazilerine, sulak alanlara, doğal ve arkeolojik sit alanlarına kurulmaktadır. Jeotermal santrallere faaliyetleri sırasında denetim ve kontroller yapılmamakta, jeotermaller zehirli gazlarını havaya, diğer atıklarının da dere-çay-sulama kanalları ile Menderes nehrine bırakmaya devam etmektedir.
JES’lere yakın topraklarda asit miktarının arttığı, incir ve zeytin ağaçlarının yaprakların hastalıklı olduğu, dallardaki meyve sayısının daha az, meyve büyüklüğünün daha küçük olduğu saptanmıştır.
Bursa’nın Mudanya ilçesinde tarihi MYRLEİA Antik Kenti’nin üzerine bir alışveriş merkezinin yapılması son çıkan imar affı ile yasal hale gelmesi!!! getirilmesi!!! çok düşündürücüdür!!!
Tarihimize sahip çıkamadığımız gibi yaşayan doğal çevreyi de sahip çıkamamanın üzüntüsü içerisindeyiz.
Doğaya verdiğimiz tahribat sonunda; çevre kirliliklerine, tarımsal ürünlerde verimsizliğe, kalitesizliğe kadar gitmektedir.
Güzel ülkemin birçok bölgesi zeytin ve incir kardeşliği içinde buluşurken son yıllardaki yanlış tarım politikalarından en çok etkilenen sektör de bu ikili olmuştur.
Yanlış yapılan ve uygulanan imar afları, Jeotermal Enerji Santralları (JES), ekonomik, turizm ve sosyal politikalar vb. sonucunda üretim miktarları düşerek fiyatların yükselmesine sebep olmuştur.
Elbette, turizme, enerji sektörlerine, ekonomik getirisi olan sektörlere teşvik verilsin. Ama tek şartımız, doğanın dengesini bozmadan, tıpkı Solon kanunlarında olduğu gibi doğamıza sahip çıkarak, gelecek nesillere çevreci bir miras bırakabilmektir.
Aydın ilimizde meşhur bir söz vardır. ‘’Aydın’ın, dağlarından yağ, ovalarından bal akar’’ sözünü, bizden sonraki kuşaklara da aktarabilmemiz için öncelikte çevre ve doğa bilincine sahip olmalıyız!
Kısacası, ‘’dağlarından yağ, ovalarından bal’’ aktığı müddetçe yaşam döngüsü daha bereketli ve daha güzel olacaktır.